BOŞANMADA AF OLGUSU

ileadmin

BOŞANMADA AF OLGUSU

BOŞANMADA AF OLGUSU

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

1-) Af Olgusu:

Genel Olarak Af

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasında af niteliğinde davranışlar gerçekleşmişse, boşanma davasının reddi gerekir. Boşanma davasında af olgusunun gerçekleşmesi içinse bazı koşulların varlığı gerekir. Öncelikle, affeden eşin, bu beyanının kayıtsız şartsız olması gerekir. Kayıtsız şartsız irade beyanı mevcut değilse en azından affı gösterir fiili tutum ve davranışın gerçekleşmesi gerekir. Ayrıca boşanma davasında af olduğunu iddia eden tarafın bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir.

“Affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir. (Y. 2. Hukuk Dairesi 2016/11205 E. , 2018/1791 K.)”

Af Niteliğindeki Davranışlar Nelerdir?

A. Barışmış Olmak

Eşlerden biri barışma girişiminde bulunduysa veya barışmayı gerçekleştirdiyse karşı tarafın bu olaydan önceki olaylarını affetmiş sayılacağından, bu konuları boşanma davasında ileri süremeyecektir. Sürse bile af sayıldığı için açtığı boşanma davası reddedilecektir.

“…evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylardan sonra taraflar barışıp tekrar bir araya gelmiş ve evlilik birliğini devam ettirme iradesiyle birlikte yaşamaya başlamışlarsa, bu durum birbirlerini bağışladıkları anlamına gelir ve barışma öncesi nedenlere dayalı olarak boşanma kararı verilemez(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2007 gün 2007/2-156 E., 2007/157 K. sayılı ilamı).”

B) Önceki Olayları Affetmek

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasında af niteliğinde olan önceki olayları affetmek feragatle önceki olayları affetmek ve ihtarla önceki olayları affetmek şeklinde gerçekleşebilir.

Davacı feragat tarihinden önceki olayları affetmiş sayılır. Feragat tarihinden önceki olaylar boşanma sebebi sayılmaz ve hükme esas alınmaz. Feragat tarihinden sonra boşanmayı gerektiren bir olayın ortaya çıkması boşanmayı gerektirebilir.

“…Feragatle, erkekten kaynaklanan ve mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen önceki olayları affetmiş veya en azından hoşgörü ile karşılamıştır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/21878 E. , 2017/694 K.).

Yargıtay uygulamasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasında affı içerecek şekilde ihtar çekmek af niteliğinde sayılır ve ihtar öncesi olayların affedildiğini gösterir. İhtar mahkeme aracılığıyla veya noter aracılığıyla yapılabilir. Bu iki şekilden biriyle yapılan ihtar, ihtar öncesi olayların affedildiğini ya da en azından hoşgörü ile karşılandığını gösterir ve boşanma davasına konu edilemez.

“…Davacı-karşı davalı erkek terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olur. Affedilmiş veya hoşgörüyle karşılanmış olaylar da Türk Medeni Kanunu’ııun 166/1-2. maddesine dayalı boşanma davası için; boşanma sebebi olarak kabul edilemez.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/25806 E. , 2017/4193 K.).

 

C. Hoşgörü İle Karşılamak

Eşlerin olayları hoşgörü ile karşılaması evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasında af niteliğinde davranışlardan olduğundan bu sebebe dayanarak açılan dava reddedilecektir.

Hoşgörü niteliğindeki davranışlar:

  • Birlikte olmak (tatile gitmek, baba evinden alıp getirmek, düğün hazırlıklarını sürdürmek vs.)
  • Beyanda bulunmak (duruşmada, dilekçede, başka bir davada, savcılıkta, mesajla beyanda bulunmak vs.)
  • Hukuki süreci sonlandırmak (açtığı boşanma davasını açılmamış hale getirmek, ceza davasından vazgeçme barışmaya yönelik ise af sayılır.)
  • Karşılıksız kazandırmada bulunmak (hediye almak, taşınır almak, taşınmaz almak veya kiralamak vb.)
  • Diğer davranışlarda bulunmak (“kapım açıktır, her zaman gelebilir.” ifadesi hoşgörü niteliğindedir.).

D. Evlilik Birliğini Olaylara Rağmen Sürdürmek

Boşanmaya neden olan olaylardan sonra eşlerin makul bir süre daha birlikteliklerini sürdürmeleri af veya en azından hoşgörü niteliğinde olduğundan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucu açılan boşanma davasının reddi gerekir.

Af Niteliğinde Olmayan Davranışlar Nelerdir?

Eşlerin bazı davranışları barışma gibi görünse de aslında Yargıtay kararlarında bu davranışlar barışma sayılmayan davranışlardır. Bunlar:

  • Çocukları ziyaret için bir araya gelmek,
  • Çocukların özel günleri için bir araya gelmek (örneğin, doğum günü veya okul etkinlikleri için bir araya gelmek),
  • Zorunluluk sebebiyle bir arada kalmak,

Bu davranışlar barışma olmayan davranışlardır ve dolayısıyla af sayılmazlar.

“…tarafların davanın devamı sırasında ortak çocuğun doğum günü ve okul etkinliklerinde bir araya gelmeleri de kadının eşinin kusurlu davranışlarını affettiğini kabule yeterli değildir. Kadının bu davranışlarının davalı erkek tarafından nasıl kabul edildiğinin de bir önemi yoktur.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/13589 E. , 2016/4387 K.)

Eşe karşı iyiniyetli girişimde bulunmak veya müzakerede bulunmak Yargıtay yerleşik içtihatlarınca af sayılan davranışlardan değildir. Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir kararında “…Kocanın “yeni bir başlangıç yapalım” şeklindeki sözleri, iyiniyetle yapılmış bir girişim olup, af niteliğinde değildir.” tarzında bir yaklaşım benimsemiştir.

Zorunluluk sebebiyle aynı evde oturmak af sayılmaz. Çocukları için yılbaşında bir araya gelen eşlerin o gün için zorunluluktan evde kalmaları af kapsamında sayılmaz. Aynı evde oturma istemi makul bir süreyi kapsıyorsa af sayılmaz.

“Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların yılbaşı günü çocukları için bir araya geldiği, hava muhalefeti nedeniyle davacı kadın ile davalı erkeğin aynı evde kaldığı taraf ve tanık beyanları ile sabit olup bu durum tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere bir araya geldiğini göstermeye yeterli değildir. Bu durumda kusurlu davranışların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.” (Y.2.HD., 2016/13152E., 2017/10906K., 11.10.2017T.).

“…Boşanma davasına rağmen, bir zorunluluk bulunmadığı halde tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durum, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, sürdürülebilir olduğunu gösterir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/16218 E. , 2012/12395 K.).

“Davacının şiddet olayından sonra dokuz-on gün gibi kısa bir süre müşterek hanede kalması bizatihi af olgusunu ispatlamak için yeterli değildir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/12802 E. , 2015/13908 K.)

Eşiyle arasındaki ceza davasından vazgeçmesi eşini cezadan kurtarmaya yönelik ise af niteliğinde değildir.
“Koca hakkında açılan ceza davasında, kadının şikayetinden vazgeçmesi eşini cezadan kurtarmaya matuf olup, başka olgularla desteklenmediği sürece af niteliğinde kabul edilemez.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/10185 E. , 2014/21891 K.).

Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre dilekçelerde ve duruşmalarda eşini sevdiğini söylemek onun kusurlarını affettiği anlamına gelmemektedir.
“Davalı kadının cevap dilekçesinde ve duruşmalarda eşini sevdiğini beyan etmesi eşinin kusurlu davranışlarını affettiği şeklinde kabul edilemez.”( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/13502 E. 2013/26994 K.).

Konu hakkında kapsamlı bilgi almak için Aile Hukuku kısmını inceleyebilir ya da iletişim bilgilerinden bize ulaşabilirsiniz.

Av. Mustafa ŞİRİN

Stj.Av. Abdulsamet DEMİR

Yazar hakkında

admin administrator

Bir cevap yazın